Elif Onur... Son zamanlarda 'ses'iyle dikkatleri üzerine çekti. TV8 ekranlarında yayınlanan 'O Ses Türkiye' yarışmasına katılarak Türkiye'ye adını duyurdu. Silivri halkı da, televizyon yarışmasından sonra 'solist' olduğunu öğrendi. Yakın çevresi dışında, kimse sahneye çıktığını bilmiyordu. Genellikle "güzel bayan" değerlendirmesiyle anıldı ama yeteneklerini gizli tuttu. Şimdi solist olduğunu herkes biliyor. Kasaba Gazetesi olarak, ilçenin gizli yeteneğiyle keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Eren Ermiş'in sorularını yanıtlayan Elif Onur, müziğe bakışını ve hedeflerini anlattı. Bazı konularda dert yandı. O Ses ile ilgili olarak "O ben değildim" ifadesini kullandı, hatalarını kabul etti. İşte Onur'un müzikle serüveni: EREN ERMİŞ: Sesinizin güzel olduğunu nasıl fark ettiniz? Süreç nasıl başladı? ELİF ONUR: Benim için sadece ve sadece hobi. Şöyle söyleyeyim, bizde ailesel bu durum. Babamın da sesi çok güzel, amcalarımın da. Hatta amcam müezzindir. Ablam (Selin Onur) da benim şuanda çalıştığım Denizaltı Orkestrası'nın eski solistlerinden. Yani aileden geliyor ses konusu.Denizaltı, Silivri’nin en eski orkestrası. Ablamın solistlik yaptığı zamanlar, onun provalarına veya sahnelerine giderdim. Erdoğan Hoca (Eren) müzik öğretmeni. Yani bu gurubun hocası. Aynı zamanda benim de müzik öğretmenimdi. Oradan tanışıyoruz. Bir gün dersteyiz. Orta 3’e gidiyorum. O zaman gitarla bize müzik dersi verirdi, çokta keyifli geçerdi. Herkes sırayla şarkı söylüyor, bende şarkı söyledim. Hocamın da çok hoşuna gitti. Normalde bana kimse şarkı söyletemez. Acayip utangaç bir tipim. Ki o zamanlar...Orta 3’e giden bir çocuğun sesi ne kadar güzel olabilir ki? En fazla sesleri iyi basmışımdır belki. Yani daha sesimin bile oturmadığı bir dönem. İlk o yıllarda sesimin güzel olduğunu söylüyorlardı çevremdekiler.İlk teklif nasıl geldi? Müziği zaten çok seviyorum. Ve bir enstrüman çalmak hep istiyordum. Yaklaşık 5 sene önce gelişti. Erdoğan Hoca'yı gördüm ve 'gitar kursu veriyorum' dedi. Kültür Merkezi'ne davet etti, ben de gittim. Bu saatten sonra gitarist olmayı hayal etmedim ama hobi amaçlı gitar öğrendim. Burada kendi aramızda şarkılar söylüyorduk. Erdoğan Hoca da bayan solist arıyormuş. Dedi ki 'Elif çalışmaz mısın bizimle.' Dedim hocam nasıl olur bilmiyorum!?Tereddütte kaldığım konular vardı. Sonuçta Silivri küçük bir yer. Sahnelere çıkmak ciddi bir karar. Ben bu konulara yakınım ama, sahneyi farklı düşünüyorum kendimce. İlk başta pek sıcak bakmadım ama Erdoğan Hoca inanılmaz ısrarcı.Sahne alacağımız mekanları sorduğumda, 'Zaten biz seçiyoruz, her yere çıkmıyoruz' dedi. Serüven bu şekilde başladı. Zaten ablamın eskiden çalışmış olduğu orkestrada babamın da çok yakın arkadaşları var. Babamın da onayını aldım ben. Çünkü müsaade etmez her orkestraya şarkı söylememi.İlk Beşiktaş Point Hotel'de sahneye çıktım. Sonrasında devam etti İstanbul ve Tekirdağ'daki mekanlarda. Mesela Çorlu'da Silverside Hotel'de sahne yaptık. Genelde 5 yıldızlı restoranlarda ve otellerde sahneye çıkıyoruz. Başka mekanlar için teklifler geliyor ama kabul etmiyoruz. Çünkü her yerde yapamıyoruz. Bize göre değil dediğimiz yerler var. Daha mütevazı davranıyoruz.Ses eğitimi aldınız mı?Benim sahnem bar taburesi üzerinde geçiyor. Sahne ya da şov yapmıyorum. Şarkımı söylüyorum, bitiyor ve gidiyorum. Beş karış suratla söyler giderim durumu değil ama kesinlikle sahnenin hakkını vermen gerekiyor. Fakat seyirciyi memnun etmek ya da etkilemek için sahne yapmıyorum. Sadece şarkılarımı güzel söylüyorum. Bunu yapabilen bir insanım. Benim sesimi beğenirler beğenmezler, bilemem ama ben yapabildiğimi düşünüyorum.Açık konuşmak gerekirse eğitimim falan yok. Gayet doğal, duyduğum gibiyim. 'Kulak var' diyoruz buna biz. 5 senedir orkestranın içindeyim. Öyle ya da böyle müziği öğreniyorsun bir şekilde. Her geçen gün de öğrenmeye devam ediyorum.Ortaköy Çakırkeyif'te sahnelerimiz devam ediyor. Gayet güzel ve mütevazı bir mekan. Ailelerin olduğu bir ortam ve sahipleri de bir aile.Herkesin bir tarzı olur. Siz bir tarz belirlediniz mi kendinizce?Net olarak bir tarzımız yok. Bizde bir bas, bir klavye, bir davul, bir elektro gitar var. Bu orkestrayla yapıyoruz müziklerimizi. Başarılı oluyoruz. İstek parçaları da bu enstrümanlarla yapıyoruz. Erdoğan Hocamın tarzına da alıştım. 60’lar ve 70’lerin şarkısını da söylüyoruz ama genelde güncele yakın davranıyoruz.Ünlü sanatçı olmak ister miydiniz?Genel olarak bakarsak, aslında müzik piyasasına internet girdikten sonra çok zorlaştı işler. Albüm yapanlar artık albüm üzerinden para kazanamıyorlar, çünkü satamıyorlar. İnternet yoluyla zaten dinleniyorlar veya korsanı yayılıyor. Tek single albüm yapıyorlar. Biraz şans faktörü önemli. Ekonomik gücün olacak. Paraya kıyacaksın, albüm yapacaksın, iyi besteler satın alacaksın, çok iyi aranjörlerle çalışacaksın falan. Şarkıların radyolarla çalınacak ki duyulasın. Medyatik olmak çok önemli bir faktör. Mesela İrem Derici, O Ses'e çıktı ama devamını getirdi. Orada seçilmedi, ismini duyurdu, sonrasında albüm yapmak kolaydı onun için. İyi çıkış sağladı. Çok iyi ve kaliteli iş yapıyorum demek medyatik olmakla orantılı değil. Çünkü çok başarılı, çok kaliteli insanlar var ama medyatik değiller.Onlar reklam yapmadan sahnedeler. Bir de böyle düşünmek lazım. Ayrıca, süper ötesi sesler var, onlar da imkansız oldukları için kendini gösteremiyorlar.HEDEFİM YOKHep böyle mi devam edeceksiniz?Benim için en önemli nokta bu. Ailemin onayladığı bir gurupla hobi olsun diye sahneye çıkıyorum, şarkı söylüyorum. Bu ekipteki herkes vizyon sahibi insanlar mesleği olan kişiler. Hepsinin işi gücü var zaten. Ama biz biraraya gelince inanılmaz keyif alıyoruz müzik yapmaktan. 5 kişiyiz sadece... Solist benim. Kimse maddiyatı düşünmüyor. Hobi yapıyor ve keyif alıyoruz. Bir hedefim yok açıkçası. Bu ekibi seviyorum. Sesimi kaybedene kadar da burada şarkı söylerim. Gurubumuz olmazsa anneme-babama-kızıma söylerim. O SES'TEKİ BEN DEĞİLDİMO Ses Türkiye yarışmasına katıldınız. Dikkatleri burada topladınız. Nasıl başladı ilk adım?Dediğim gibi benim utangaç bir yapım var. Annem de dedi 'Sen neden o kadar heyecanlandın. O sahnede söyleyemiyorsun, bu sahnede söylemiyorsun, O Ses'te de söyleyemedin, nerede söyleyeceksin bu şarkıları' dedi. Anne dedim, benim öyle bir amacım yok ki zaten ya. Kendimi orada bir anda buldum.O Ses gibi yerler ne inandığım, ne de güvendiğim platformlar buralar. Bir oyun, bir yarışma ve şov dünyası benim için. İnsanı tutup da şuradan şuraya getireceğine inanmıyorum. Eskidendi onlar. Şimdi sen iyi ağlar, iyi göz yaşı dökersen ve böyle bir ajitasyon yaparsan kadın olarak, veya medyada dikkat çekecek hareket yaparsan olur ancak. Benim bu tarz davranışlarım asla ve asla olamaz. Böyle bir insan değilim zaten. Doğal olarak 'O Ses'e neden çıktın o zaman önemsemiyorsan' diye bilirsin. Bu da arkadaşımın (Gülşah'ın) yaptığı çalışma. Benden habersiz şekilde. Benim daha iyi yerlerde olabileceğimi söylüyor hep. Şarkı söylediğim bir videomu kendisine göndermemi istedi. O Ses'e başvurmuş. Sonra dedim 'Gülşah ne yaptın sen? Ben sınıfta bile bildiğim soruya parmak kaldırmayan biriyim, nasıl çıkar şarkı söylerim.' Bu konuşmayı yaptık bir gün sonra aradılar Acun Medya'dan. Videomu izlemişler. 'Elif hanım sizi değerlendirdik, biz sizi ön elemesiz direk sahneye çıkartmak istiyoruz. Provalarımıza gelebilir misiniz? Yarın saat 11'de burada olmalısınız' dediler.Yani 3 haftalık bir mevzu bu. Normal prosedürler ön elemeni falan oluyor. Ben hiç yaşamadım onları, direkt çağırdılar. Şimdi videolu bir sistem yapmışlar. Ve bu konuda şans benden yanaydı. Beni çağırdıkları günün öncesinde sahnem vardı Çakırkeyif'te. Gece 11'de eve geldim ve sabah 11'de O Ses Stüdyosu'nda oldum. Hangi şarkı söyleyeceğim, sahnede kıyafet ne giyeceğim hiçbir şey belirsizdi. Kendimi 2 günde orada buldum ben. Çok hazırlıksızdım bu duruma. Dediler ki '6 tane şarkı hazırlayın, biz aralarından size seçeceğiz.' Orada yazdım şarkıları ya. İnanın ki İbrahim Tatlıses'ten bile yazmışım, Müslüm Gürses’ten yazmışım, Ajda Pekkan'dan yazmışım, Şevval Sam'dan yazmışım. Çünkü benim bir tarzım yok. Tarık Hoca dedi ki, “Elif ne yaptın? Her telden çalmışsın.' Hocam benim bir tarzım yok dedim o da şaşırdı. Ben söyleyebileceğim parçaları belirttim, sonra onlar seçti arasından. Şimdi o şarkılardan hangisini söyleyeceğim onu bile bilmiyordum. E-mailimize atıyorlarmış. Dediler ki biz geceden e-mailinize attık hangi şarkıyı söyleyeceğinizi. Sahneye çıkmama birkaç dakika kaldı ben hiç e-maile falanda bakmamışım. Beklerken Elif sıra sende dediler. Orada hemen e-mailime girdim, Haykıracak Nefesim'i orada öğrendim ve sahneye çıkarak söyledim.Cidden çok hazırlıksızdım. O Ses'in ses sistemine inanılmaz hayran kaldım. Ama o gün ben değildim o. Sadece tek üzüldüğüm nokta bu. Kendimi gösteremedim, çok üzüldüm. Haykıracak Nefesim'i adımı söyler gibi okuyorum ama orada olmadı. İnanılmaz bir heyecan yaşadım. 2 günde oldu her şey. ben düşünmüyordum O Ses'e çıkmayı hiçbir zaman. Çabam olmadı bununla alakalı. Allah beni buraya getirdi, olacağı varmış herhalde dedim. Jürinin 4 koltuğunu göremiyorum. Göz hizamda değil. ben daha yüksekte kalıyorum. Öyle tasarlamışlar. Karşımda sadece seyirciler var. Sahneye çıkmış gibisin. Süreç bu şekilde oldu.Seni tanıyanlar bu durumu nasıl değerlendirdiler?Program öncesi röportaj yaptılar. Herkesin kendince bir amacı var, senin ne diye sordular. 'Birden burada buldum kendimi. Jüri dönerlerse biraz daha burada, eğer dönmezlerse evime giderim, yani çocuğu severim dedim. Benim için buydu. Silivri'de çok yayıldı ve duyuldu bu konu aslında. Öyle böyle O Ses'e çıkınca herkes öğrendi benim şarkı söylediğimi. Aslında gizledim ben bunu konuyu. Televizyondan sonra 'Elif ya sen de mi şarkı söylüyordun' diyerek şaşıranlar oldu.GÜZELLİĞİNİ KULLANDI DİYEMEZLERGüzelliğinizle ilgili yorumlar yapıldı yarışmadan sonra. Hatta bizim gazetemizde de yer aldı. 'Güzelliğini kullanıyor' neden diyorlar? İnsanlar kendilerine göre yorum yaparken çok rahatlar. Buna yapabileceğim bir şey yok. Fakat birisi çıksın desin ki 'işte güzelliğini şurada kullandı' diye. Diyemezler, çünkü böyle bir şey yok. Ama ön yargılılar bunu yapıyor. Kıskananlar, çekemeyenler bunu yapıyor. Ben 30 yaşıma geldim, önüme bir çok kapılar açıldı, ama ben de sırf bu yüzden değerlendirmedim. Çok iyi yerlere geleceksin sen dediler ama dikkate almadım. Allah vergisi bir şey ama, ben hiçbir zaman kullanma yoluna gitmedim. Güzellikle ilgili bir yerlere gelme çabasını ben sevmiyorum. Bu yapıda olan bir insan değilim. Benim bir duruşum var. Nasıl bir duruşum var? Herhalde Allah'ın vermiş olduğu bir perde diyelim. Sert bir görünüşüm var. Dışarıdan artık bende buna inandım. Bunu bilerek yapmıyorum. Bana insanın söylediği 'bu çok suratsız, çok soğuk' gibi, ama bu benim yaradılışım. Bunu bilerek yapmıyorum. Hani beş karış suratla bile bile gezmiyorum. Bu benim yaradılışım. Ama beni tanıyan insanlar derler ki aslında hiç öyle değilmişsin, ne kadar içtenmişsin, ne kadar samimiymişsin. Beni tanımayanlar genelde ön yargılıdır.BAŞARIYI ALKIŞLAMAK HER YİĞİDİN HARCI DEĞİLBu konu sizi rahatsız etmiyor mu? Emek veriyor, başarıyorsunuz, ama hemen güzelliğini kullandı diyorlar...Emek vererek geldiğim noktaları görmek istemeyen görmüyor. Güzel olduğumu ifade edenler, emeğimi kabullenmek istemeyenler 'en kolay kaçış noktası' olarak böyle düşünüyor, 'güzelliğini kullandı' diye. Kendilerinin psikolojik sorunu. 'Ya Elif sadece güzel. Yoksa bir şey olmaz' diyorlardır. Sadece Elif için değil, bu güzel kadınlar için yapılan veya güzel adamlar için yapılan bir şey. İnsanın kendi karakter egosuyla alakalı. Bir başarıyı alkışlamak, kabul etmek 'sende böylesin' demek her yiğidin harcı bir şey değil. Özgüven meselesidir. Ben hiçbir zaman kıskanç ve fesat olmadım. Hep böyle güzel olan şeyler kim olursa olsun, ya benim düşmanım olsun onun bir başarısını gördüğüm zaman alkışlayan bir insanım. Direkt beni görüp diğer, emeklerimi görmeleri hoşuma gitmiyor. Yani bir başarıyı alkışlamak erdemliktir.BEN SESİM İÇİN ORADAYDIMYani yarışmaya gelecek olursak, iyi bir başarı sergilemedim. Kesinlikle kendimi biliyorum bu konuda. Teselli etmeye çalışan arkadaşlarıma, yapmayın ya dedim. Övmesinler, çünkü ben kendimi biliyorum. Onlar yine de 'Elif biz seni orada gördük ya, o bizim çok hoşumuza gitti' dediler. Fakat art niyetliler, 'işte güzelliği de bir işe yaramadı' yorumu yaptılar. Ses yarışmasının içinden güzellik çıkardılar. Jürinin beni görünce 'vov' demesinden ben sorumlu değilim ki? Çünkü orada bana 'vov' dedirtecek hiçbir şey yapmadım. Jüri, beni görmeden ben şarkı söylüyorum. Bana sırtını dönükler. Beni görüp oylama yapsalar, 'güzelliği işe yaramadı' diyebilirler. Ama Jüri zaten beni görmüyor. Sesimle beni değerlendirdiler, dış görünüşümle değil. Buna rağmen 'güzelliği de bir işe yaramadı' dediler.Ben orada heyecanıma yenik düştüm ve dediğim gibi o ben değildim. Sürekli hakim olduğum, sürekli sahnede söylediğim şarkıyı hakikaten nasıl söylediğimi hatırlamıyorum bile. Şarkı söyleyince güzel olduğum için alkış almıyorum. Bu kız gerçekten iyi şarkı söylüyor dedirttiriyorum, ondan sonra alkış alıyorum. Bu yarışmadan sonra bir hırs oldu.BENİM KURALLARIM VARGüzellik aslında bir avantaj. Kesinlikle sahneye yakışıyorsun. Kim çirkin kadını izlemek ister ki? Ama ben bunun her zaman geri planda olmasını isteyen bir insanım. Hani derler ya 'Beni sesimle eleştirin' o çok doğru bir şey. Çünkü çıkıyorsun, bir şeyin emeğini veriyorsun, sonra sen git onu çöpe at. Yok ya, güzel olmasaydı burada olmazdı demek en basiti. Sahneye çıktığımda kıyafetime de çok özen gösteririm. Herkesin giyimi kendisine, saygı duyuyorum ama benim kurallarım var. Kıyafetimin sınırını aşmıyorum. 'Ya bu da güzel olmasa şu hareketleri yapmaz, bu kızdan bir şey olmaz' derler bu sefer. Bunları söylemelerine de izin vermiyorum. Beni dinlemeye gelenler, eşiyle ailesiyle geliyorlar. Bu nedenle her şeye dikkat etmek gerekiyor sahnede. SES YARIŞMALARI GÜZEL BİR ETKİNLİKSilivri'de yerel ses yarışmaları düzenleniyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?Biz Silivri'de yerel guruplar olarak anılmaya başladık. Bu güzel bir şey. Silivri'mizin böyle kültürel toplulukları olması hoş bir durum. Sonuna kadar destekliyorum. Sahneye çıkıyoruz, iniyoruz, kendi aramızda bir şey yapıyormuşuz gibi geliyor bana. Silivri'de ses yarışmalarının yapılması taktirlik. İlçede müzik piyasası diye bir şey yok ama guruplaşmış topluluklar var. Herkes kendi aralarında müzik yapıyorlar. Nil Özalp bu ilçenin sanatçısı. o da Denizaltı Orkestrasından çıkma. Türkiye'de pek çok ünlenemedi belki ama bilen biliyor.SAHNE BENİM İÇİN HOBİMüzikle ilgili söylemek istediğiniz son sözler nelerdir?Gerçekten sahne benim için hobi. Keyif, zevk ve eğlence. Türkü söylüyorum genellikle. Türküyü çok seviyorum. Kesin olarak bir tarzım yok ama böylesi daha güzel. İnşallah bundan sonra da böyle devam edecek.
MAGAZİN
25 Kasım 2014 - 20:40
Dışarıdan bakanlar suratsız diyor
Silivri'nin başarılı seslerinden Elif Onur, müzik hayatına nasıl başladığını KASABA'ya anlattı. Zaman zaman eleştirileri oklarının hedefi olan Onur, "Bir başarıyı alkışlamak, 'sende böylesin' demek her yiğidin harcı bir şey değil" dedi ve ekledi: "Dışarıdan bakanlar 'çok soğuk ve suratsız' diyor. Oysa tanıyanlar öyle olmadığımı bilir. Ön yargı meselesi bu."
MAGAZİN
25 Kasım 2014 - 20:40